Bülent Orta
Türev Danışmanlık Grup Başkanı
Stratejik Yapılandırma Danışmanı
İzmir, Şubat 2010
Günümüz
koşullarında bir işletmeyi yönetmek çok zordur. Hele ki bir üst düzey yönetici
olarak bu sorumluluğu üstlenmek ve başarılı olacağım diye yola çıkmak daha da
zordur. Dünyadaki belli başlı yönetim uzmanlarının, akademisyenlerin,
teorisyenlerin ve pratisyenlerin tümünün üzerinde birleştikleri bir konu var ki
o da, stratejinin, stratejik düşünme ve stratejik yönetimin önümüzdeki dönemde,
işletmeler açısından daha da fazla önem arz edeceğidir. Peki, strateji nedir ve
neden bu kadar önemlidir?
Değişen dünya dinamiklerinde yapılması gereken, stratejik
düşünebilmeyi her işletmenin birincil öncelikli konular arasında görmesi,
işletme dâhilinde buna paralel yeni konumlandırmalar oluşturması, geleceğe
güvenle ve rakiplerinden daha önce ulaşabilmesi için benimsedikleri yönetim
tarzlarını yeniden yapılandırmaları gerekmektedir. Bu değişim sürecini sağlıklı
bir biçimde geçiren ve elde ettikleri değişimi sürekli kılan işletmeler,
geleceğin lider işletmeleri arasında yerini alacak; bu süreci iyi yönetememiş
ve/veya bu süreçten bilinçli olarak uzak durmuş işletmeler ise maalesef yok
olup gideceklerdir.
Bilindiği üzere ülkemizde ve dünyada kurulu
şirketlerin çok büyük bir kısma aile şirketi özelliği taşımaktadır. Bu oran
ülkemizde % 95 iken, İsviçre’de % 85, ABD’de % 90, İtalya’da % 95’dir.
Rakamlardan da anlaşılacağı gibi ülke ekonomileri aile şirketi özelliği taşıyan
şirketler üzerinde tesis edilmiştir. Bu durum aile şirketi özelliği taşıyan
ülkemiz şirketlerinin, yönetimsel olarak daha verimli yönetilmesi ihtiyacını
bir kez daha gözler önüne koymaktadır. Aile şirketlerinin günümüz ekonomik
koşullarında mevcudiyetlerini devam ettirebilmeleri, gelecek kuşaklara sağlıklı
devir edilebilmeleri için mutlak surette geleneksel yönetim modellerinden
kurtularak, modern işletme yöntemleri ile tanışmaları gerekmektedir. Bu açıdan
baktığımızda, artık, stratejik yönetim,
günümüz aile şirketlerinin gündemine girmiştir ve yönetim, belirlenen
stratejiler kapsamında yapılandırılmaktadır.
Ancak, stratejik yönetim konusunda bazı kavram kargaşaları yaşanmaktadır. Konunun detayına girmeden önce, bu konuda karşılaştığım kavram kargaşasına bir açıklık getirmek isterim. Stratejik yönetim hususunda kullanılan kavramlardan
Planlama: “İşletmenin amaçlarının tespiti ve bu amaçlara erişebilmek için gerekli yol ve araçların belirlenmesi” olarak tanımlanmaktadır. Dikkat edileceği gibi planlama bir “süreç”tir ve belirli evreleri vardır. Sonuçta elde edilenler ise, belirlenen amaçlar ve bu amaçlara ulaşmayı sağlayacak yollardır.
Amaçlar: “belirlediğimiz ve varmak istediğimiz sonuçlar”dır. İşletmelerde faaliyetlerin başarılı bir şekilde yerine getirilmesi ile ulaşmayı arzuladığımız ve beklediğimiz bir veya birden fazla sonuçtur.
Plan: “planlama süreci içinde amaçlara varmak için belirlenmiş kararlar topluluğu”dur.
Ancak, stratejik yönetim konusunda bazı kavram kargaşaları yaşanmaktadır. Konunun detayına girmeden önce, bu konuda karşılaştığım kavram kargaşasına bir açıklık getirmek isterim. Stratejik yönetim hususunda kullanılan kavramlardan
Planlama: “İşletmenin amaçlarının tespiti ve bu amaçlara erişebilmek için gerekli yol ve araçların belirlenmesi” olarak tanımlanmaktadır. Dikkat edileceği gibi planlama bir “süreç”tir ve belirli evreleri vardır. Sonuçta elde edilenler ise, belirlenen amaçlar ve bu amaçlara ulaşmayı sağlayacak yollardır.
Amaçlar: “belirlediğimiz ve varmak istediğimiz sonuçlar”dır. İşletmelerde faaliyetlerin başarılı bir şekilde yerine getirilmesi ile ulaşmayı arzuladığımız ve beklediğimiz bir veya birden fazla sonuçtur.
Plan: “planlama süreci içinde amaçlara varmak için belirlenmiş kararlar topluluğu”dur.
Strateji de bir plandır.
Çünkü stratejide esas olan, arzuladığımız ve istediğimiz sonuçlara ulaşmaktır. Strateji,
rakiplerin faaliyetlerini de inceleyerek, amaçlara varmak için belirlenmiş,
nihai sonuca odaklı, uzun dönemli, dinamik kararlar topluluğu olarak
tanımlanabilir.
Taktikler; de stratejiler
gibi, bir plandır ve kısa süreli olup,
süreç içinde rekabet koşullarına göre değişen şartlara cevap vermek amacıyla
geliştirilen faaliyet ve kararlardır.
Politikayı, ise istenilen amaçlara
ulaşmak için belirlenen stratejilerin uygulanması aşamasında verilecek
kararlara ve yapılacak faaliyetlere yol gösteren bir düşünce tarzı olarak
tanımlayabiliriz.
Stratejiyi
oluşturan satış, pazarlama, üretim, satın alma gibi politikalardan biri de
finansman politikasıdır. Günümüz ekonomik koşullarında, şirketlerin finansal
yönetim yani parayı yönetebilme kabiliyetlerinin mutlak suretle gelişmesi
gerekmektedir. Kısıtlı kaynaklara sahip olan tüm işletmeler için finansal
yönetim son derece önemlidir. Finansal yönetimden kasıt, sadece kaynakların
yönetilmesi değil, aynı zamanda şirketin finansal verilerinin doğru şekilde
analiz edilerek, yönetimsel kararların, zamanında ve doğru şekilde
alınabilmesine olanak sağlayacak bir veri analizinin yapılmasıdır da.
Finansal
verilerin analizinde pek çok yöntem kullanılmakla beraber en az karmaşık olan
yöntemlerden biri rasyo analizi yöntemidir. Bu yöntem, şirketin mali
verilerinin analiz edilerek, çıkan sonuçların yorumlanmasıyla bu veriler
ışığında şirketin, bundan sonraki dönemde nasıl yönetilmesi gerektiğini, hangi
tedbirlerin, ne şekilde alınması gerektiğini; kısacası bu noktadan sonra bir
yöneticinin, şirketini yönetirken hangi noktalara dikkat etmesi gerektiğini
göstermektedir.
Türev Yönetim
Danışmanlığı olarak, otuz çalışanı olan ve aile şirketi özelliği taşıyan bir
üretim işletmesinde yaptığımız “Mevcut Durum Analizi (MDA)” çalışmasında, elde
ettiğimiz veriler ile şirket sahiplerine, rekabet edebilme kabiliyetlerini
geliştirmek için nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini somut olarak ifade
edebildik. Ve bu çalışmadan sonra o şirket sahipleri gerekli adımları atarak,
şirketlerinin finansal verilerini düzelterek karlılık oranlarını arttırdılar.
Burada yapılan MDA çalışmasında, şirketin cari rasyosunun (cari rasyo: İşletmenin dönen değerlerinin kısa süreli borçlara
oranlanmasıyla oluşturulan rasyodur. Bu rasyo özellikle işletmeye kısa süreli
kredi verenlere, paralarını geri alma açısından bir güvenlik marjını ortaya
koyar.)
1,59 olduğunu gördük. Cari rasyonun
1,59 olması şunu ifade etmektedir; bu oranın 2 olması normal kabul
edilmektedir. Şirketin hesaplanan oranın 2’nin altında çıkması, şirketin dönen
değerlerinin kısa vadeli borçlarının ne kadarını karşılayabildiğini ifade
etmektedir. Bir başka deyişle oranın 1,59 çıkması, kısa vadeli borçlarının
dönen değerlerin % 62,9’una karşılık geldiğini gösterir. Bu durum şirketin kısa
vadeli borçlarını ödeyebilme kabiliyeti açısından sıkıntı yaşayabileceğini
göstermektedir. Bu veri elde edildikten
sonra uygulamaya alınan kararlar neticesinde bir sonraki mali dönemde yapılan
cari rasyo analizinde, bu oranın 1,82’ye çıktığı görülmüştür. Peki, bu yeni
oran neyi ifade etmektedir? Cari
rasyonun 1,59’dan 1,82’ye çıkması demek, şirketin kısa vadeli borçlarının
oranının dönen değerler içinde azaldığının göstergesidir. Buna göre kısa vadeli
borçların oranı %62,9’dan % 54,9’a düşmüştür. Kısa vadeli borçlardaki bu düşüş,
işletmede farklı finansal politikalar uygulanarak sağlanmış ve işletmenin nakit
akışında kısmen bir rahatlama sağlanmıştır. Bu rahatlama da şirket sahiplerinin
geleceğe olan güvenini arttırmıştır.
Yukarıdaki
basit örnekte de görüldüğü gibi, şirketlerimizin finansal verilerini zamanında
ve doğru bir şekilde analiz edip, gerekli önlemleri alabileceğimiz yönetimsel
kararları, zamanında ve etkili bir şekilde alırsak; stratejik olarak
şirketlerimizi daha doğru yönetebileceğimiz bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki
şirketlerin finansal verileri sadece rakamlardan oluşmamakta, o rakamların
detaylı bir şekilde analizi sonucunda yönetimsel kararlar da o verilerden
çıkartılabilmektedir. Yapılması gereken, finansal verilerin ehil kişiler
tarafından incelenmesine, yorumlanmasına ve yönetimsel kararlara
dönüştürülmesine imkân sağlamaktır. İster küçük bir aile işletmesi, ister büyük
bir işletme olsun, mutlak surette “Mevcut Durum Analizi (MDA)”ne önem vermeli
ve analiz sonucunda elde edilen veriler ışığında alınması gereken önlemleri,
hızlıca hayata geçirmesi gerekmektedir. Artık günümüz ekonomik koşullarında,
işletmelerin sahip olduğu tüm kaynaklar çok kısıtlı; kısıtlı olduğu kadar da
çok değerlidir. Bu nedenle bu koşullarda şirketlerin hayatiyetlerini devam
ettirebilmeleri için geleneksel işletmecilik alışkanlıklarından hızlıca
vazgeçip, modern modelleri işletmelerinde uygulamalıdırlar. Bunun için ya kendi
içlerinden birilerini bu konularda yetiştirecekler ya da bizim gibi yönetim
danışmanlığı şirketlerinden hizmet alarak kendilerini bu yapıya
uyduracaklardır. Bu noktada göz ardı edilmemesi gereken konu, mutlak surette
işletmelerin bilgiyi ehil kişilerden edinip, kendi şirketleri için hemen
uygulamaya geçmeleridir.