27 Aralık 2012 Perşembe

2014 STRATEJİK KARARLARINA YÖN VEREBİLECEK TAVSİYELER


16 yıldır 24 farklı sektördeki yüzlerce şirketin kurumsallaşmasına, yapılanmasına ve gelişmesine destek olmuş Türev Danışmanlık’ın Kurucusu ve Grup Başkanı Bülent Orta’nın 2013 yılı stratejilerini belirleyecek şirketlere sunduğu ve önem arz eden bazı tavsiyeleri sizlerle paylaşmak istedik.

  • Körfez ülkeleri ve Ortadoğu ülkelerindeki siyasi gelişmelere bağlı olarak dengeler değişecektir. Özellikle ihracat yapan veya yapma hedefi olan şirketler gelişme öngörülerine göre ihracat stratejilerini belirlemelidirler.
  • Sermayenin Anadolu’ya yayılması her geçen gün hızlı bir şekilde devam etmektedir. Dolayısıyla, devlet tarafından verilen teşvikler, hibeler dikkate alınmalı, gerekli fayda maliyet analizler yapılmalı ve bu doğrultuda gelişmeler dikkate alınmalıdır.
  • Ülke genelinde kentsel dönüşüm projeleri birçok sektöre pazar yaratacaktır. Oluşabilecek yeni alanlara giriş stratejileri şirketler tarafından detaylı bir biçimde ele alınmalı ve bu doğrultuda yol haritaları düzenlenmelidir.
Yukarıdaki tavsiyelere ilave olarak şirketler, aşağıda belirtilen Bülent Orta’nın 2014 öngörülerini dikkate alarak da stratejik planlamalarını yapabilirler;
  • Önceki senelerde olduğu gibi 2014 yılında da yeni büyük şirketler doğacak hatta şirket evlilikleri söz konusu olacaktır.  
  • Büyük sermaye gruplarının bilgi yoğun veya katma değeri yüksek yeni sektörlere yönelik çalışmaları artarak devam edecektir.
  • Siyasi gelişmelerden dolayı ekonomik dalgalanmalar yaşanacaktır.
  • Daha entegre ticari birliktelikler, yeni şirket birleşmeleri gerçekleşecektir.
  • Klasik iş yapış tarzlarında değişmeler gözlenecek, değişimler yeni TTK ve ekonomik, kültürel ve sosyal gelişmelere uygun olarak şekillenecektir.
  • Şirketler ürün ve süreçlerinde daha inovatif olacaktır.
  • Hizmet sektöründe önceki yıllara göre daha hızlı bir büyüme yaşanacaktır (özellikle servis sektörü).
  • Teknolojinin hızlı değişimi ile birlikte tüketicinin satın alma tercihleri de buna doğrultuda hızlı bir biçimde değişiklik gösterecektir.
  • Pazara hızlı nüfus edemeyen ve tüketici tercihlerine hızlı cevap veremeyen şirketlerin pazar kayıpları yaşamaları kaçılmaz hale gelecektir.
  • Şirketlerde bilgi teknolojileri daha da yoğun bir biçimde kullanılacak ve veriyi doğru, güvenilir, hızlı şekilde takip edip yorumlayan şirketler kazançlı çıkacaktır. 
Sıralanan tavsiye ve öngörülerin her şirketin kendi yapısına, sektörüne, çalışanlarına göre yorumlanmasında fayda vardır. 2014’ün stratejik planlamasını yapmakta olan şirketlere başarı getirmesi dileğiyle..



7 Temmuz 2012 Cumartesi

BİR BİLENE DANIŞARAK DAHA FAZLA PARA KAZANABİLMENİN YOLU



İşin içinde para kazanmak olunca yazının tamamını okumadan sadece başlığın bile birçoğumuzun ilgisini çekeceğini şimdiden görür gibiyim. Çünkü, bin bir zorluklarla kurduğumuz, gecemizi gündüzümüzü verdiğimiz şirketimizi ayakta tutacak veya büyütecek olan şey, tıpkı insanın yemek ihtiyacı gibi şirketimizde de paradır.

Daha fazla para kazanmamız hangi nedenlerden dolayı zorlaşmaktadır?

Peki değerli şirket sahibi ve yöneticiler, para kazanmak eskisi gibi kolay mıdır? Hayır değildir tabi ki. O zaman, yazının başlığında aktarıldığı gibi parayı nasıl kazanacağımıza bakmadan önce bir doktor gibi bunun nedenlerini maddeler halinde ortaya koyalım. Para kazanmak gittikçe zorlaşmaktadır. ÇÜNKÜ;

  • Paranın hızlı dönmediği son birkaç yılda piyasadan alacaklarımızı kolay tahsil edemiyoruz.
  • Eskisi gibi yüksek karlarla iş yapamıyoruz (nerde o eski günler...)
  • Faydalanabileceğimiz desteklerin ne olduğunu ve onları nasıl kullanabileceğimizi   çok iyi bilmiyoruz.
  • Düşük karlardan dolayı ortaya çıkan en ufak yeni bir maliyet bizi zora sokuyor.
  • İşimize yarayan en uygun personeli bulmakta ve onu seçmekte zorlanıyoruz.
  • Eski pazarlama ve satış yöntemleriyle satış yaptığımızda bir türlü yüksek cirolara ulaşamıyoruz.
  • Eskiden olduğu gibi aynı tarzla personelimizi yönetiyoruz, ama onlardan istediğimiz verimi alamıyoruz.
  • 10-15 yıl önceki iş yapış biçimlerimizle aynı başarıları kazanamıyoruz.
  • Sürekli gelişen ve iş yapış biçimimizi etkileyen yeni yasal düzenlemelere kolay adapte olamıyoruz.
  • Değişen rekabet koşullarına kolay uyum sağlayıp etkili hamleler gerçekleştiremiyoruz.

Bu zorluklar karşısında neler yapabiliriz?
Bu zorluklar karşısında kayıtsız kalıp "ben şirketimi eskiden bu şekilde yönetiyordum hala öyle yönetebilirim", "ben kendi yağımda kavrulurum, başka birinin yönlendirmesine ihtiyacım yok", mu diyeceğiz, ya da dikkate alıp "yukarıda belirtilen zorlukları aşıp şirketimi günümüz değişimlerine göre yapılandırmalıyım" mı diyeceğiz? Eğer kayıtsız kalırsak işimiz gerçekten zor. Şirketimizin yaşamı şimdi olmasa bile yakın gelecekte geri dönülemez bir sıkıntının içine girebilir.  Ama, yukarıda maddeler halinde verilen daha fazla para kazanabilmemizi zorlaştıran bu nedenleri dikkate alıp gerekli düzenlemeleri yapabilirsek önümüz açık.

Bir bilenden destek alın!
Peki kıymetli girişimci ve yöneticiler, bu zorlukları aşıp daha fazla para kazanmak isteyip de bunu nasıl yapacağımızı bilemiyorsak veya deneyimlerimize binaen nasıl yapacağımızı bilsek bile hep kafamızda bir soru işareti varsa ne yapacağız? Cevabı basit. Bugün bir Başbakan'ın veya Cumhurbaşkanı'nın bile danışmanından bilgi desteği aldığı bir durumda,  biz de ister 5-10 çalışanlı mikro bir şirket, 15-20 çalışanlı küçük bir şirket, 50-100 çalışanlı orta boy bir şirket veya 500 çalışanlı büyük bir şirket olalım, bir bilenden bilgi ve yönlendirme desteği alacağız. Bu desteği de, ticaret ve sanayi odalarından, iş dünyasına yönelik kurulan derneklerden, üniversitelerden, profesyonel bir yöneticiden veya özel danışmanlık şirketlerinden alabiliriz.

Yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı bilgi desteğini sağlamak için özellikle son yıllarda birçok özel danışmanlık şirketi kurulmuştur. Bu şirketlerin işleri tamamen, gerek eğitim vererek, gerekse bizzat şirketimize gelip uygulamalı olarak göstererek (danışmanlık yaparak) daha fazla para kazanabilmenin yollarını bizlere göstermek ve geleceğe hazırlamaktır.

Piyasada farklı hizmetleri veren birçok danışmanlık şirketi bulunmaktadır. Bunlar yönetim danışmanlığı, eğitim danışmanlığı, kalite danışmanlığı, insan kaynakları danışmanlığı, finansal danışmanlık ve bilişim danışmanlığı şeklinde gruplandırılabilir. İçlerinden özellikle yönetim danışmanlığı yazının başlığındaki gibi daha fazla para kazanabilmenin yollarını gösterebilecek en kapsamlı danışmanlık hizmetidir. Örneğin bu hizmeti almış bazı şirketler,  1-2 yılda pazar paylarını arttırabilmekte, üretimde israfı yok ederek en verimli şekilde çalışıp karlılığını arttırabilmekte, kurumsallaşabilmekte ve en önemlisi daha fazla para kazanmaya başlayarak yeni yatırımlar yapabilecek hele gelmektedir değerli okuyucular. Eskilerdeki gibi bol kazançlı günler dileklerimle...

9 Haziran 2012 Cumartesi

BAYİ KANALI İLE YAPILAN SATIŞTA CİRO VE KARLILIĞI ARTIMAK İÇİN TAVSİYEMİZİ ÖNEMSEYİN…


Günümüz şirketlerinin hedeflerine ulaşması için mutlaka her zamankinden daha iyi yönetilmesi gerekmektedir. Her açıdan önemle üzerinde durulması gereken “iyi şirket yönetimi” meselesi, satış konusu dâhilinde olan ve şirketlerin sürdürülebilirliği ile doğrudan ilişkili olan “doğru tasarlanmış”, “iyi tasnif edilmiş” uzak uç satış kanalları için de son derece önemlidir.  Şirketlerin ciro ve/veya karlılığını artırabilmesinin en önemli ayaklarından birisi de bayilerin ciro ve karlılığını artırmaya yönelik çalışmalar yapmaktır. Türev Eğitim Danışmanlığı bünyesinde verdiği satış eğitimlerinde ve Türev Yönetim Danışmanlığı bünyesinde verdiği danışmanlık hizmetlerinde firmalara 20 yıllık bilgi ve deneyimini aktaran Satış Yönetimi Danışmanı Selçuk Satın’ın aktardığı bilgilerden derlemiş olduğumuz yazıyı sizlerle paylaşmaktayız.

Ana firma tarafından hazırlanan nakit bütçesi o yıla ait satış tahminleriyle başlamaktadır. Yani bir firmanın bütçesi ilgili dönemde satabileceğini ön gördüğü satış rakamlarıyla başlar. Bu tahmin edilen satış rakamlarına göre üretim bütçesi, buna göre de satın alma bütçesi oluşmaya başlar. Ve daha sonra da bütçenin diğer adımları sırasıyla gelir. Satış tahminleri de yapılırken hem firmanın kendi ekibi aracılığıyla yaptığı doğrudan satışlar hem de bayiler aracılığıyla yapılacak satışlar dikkate alınır. Bu noktada bayilerin geçmiş yıllarda gerçekleştirdikleri satışlar gelecek dönemin satış tahmini için kullanılmaktadır. Bu noktada iki önemli unsur vardır; birincisi geçmiş dönemde gerçekleşen satışlar, ikincisi ise ana firmanın gelecek dönem için ön gördüğü satış cirosu artış hedefi (Bu her zaman artış yönünde olmayabilir. Genel ekonomik koşullara bağlı olarak geçmiş yıllardaki satış rakamlarını sabit tutmak ve ya reel olarak küçülmek yönünde de olabilir.). İşte bu nokta da bayilerin satabilme kabiliyetleri net bir şekilde tarafımızdan tarif edilebilmelidir ki gelecek yıl satış hedeflerini bölgesel ve ülke genelinde doğru tespit edebilelim. Ve bölgesel kotaları ona göre belirleyebilelim. Çünkü en basit haliyle belirlenen hedeflerin ulaşılabilir olması gerekmektedir.

Bayilere için ön görülen bölgesel kotaların tutturulması sonuçta bütçenin performansını da doğrudan etkilediği için son derece önemlidir. Burada şirket olarak şu bakış açısını geliştirmeliyiz; “ bayiler bizim bir satış noktamızdır ve bütçe hedeflerimize ulaşabilmemiz için onların da hedef cirolarına ulaşmaları gerekmektedir.” Bu bakış açısı bize bayilerimizi, hedeflenen ciroları yakalamaları için sürekli motive etmemiz gerektiğini, hatta bu konuda bir zorunluluk olduğunu unutturmayacaktır. Hedef ana şirket olarak istenilen ciro ve karlılık rakamına ulaşmak olduğuna göre bayilerimizi sadece dönem sonlarında değil, her zaman motive edebilecek bir yapı, bir istem oluşturmalıyız.

Burada en büyük görev bayileri yönetmekle görevli çalışanlarımıza düşmektedir.  Bayilerimizi sadece hedefleri tutturamayacaklarını gördüğümüzde değil, her aşamada onların yanında olarak, onları gerektiğinde teknik ve davranışsal olarak destekleyerek her zaman yanlarında olduğumuzu göstermeliyiz. 

2 Haziran 2012 Cumartesi

KARLILIK İÇİN DEĞİŞİM ŞART


Bülent Orta
Türev Danışmanlık Grup Başkanı
Stratejik Yapılandırma Danışmanı

bulentorta@turev.com.tr

Değişimin kendini giderek daha net bir şekilde ortaya koyduğu günümüzde dünya,  değişen koşullara cevap verebilmek için bizim de sürekli değişimimizi bekliyor. Bireysel olarak yaşanan değişimin doğal bir sonucu olarak çalıştığımız, sahip olduğumuz kurumlar ve üyesi olduğumuz sosyal çevre de değişim sıkıntılarını yaşamaktadır.

Bu süreç içinde ülkemizde yaşanan hızlı değişim tüm sosyal, ekonomik, hukuki dinamiklerin de kabuk değiştirmesine yol açmaktadır. Tüketici alışkanlıklarının toplumsal dönüşüme bağlı olarak çeşitlilik göstermesi, AB ile sosyo ekonomik entegrasyon sürecinin yaşanmaya başlanması gibi etkenler, kurduğumuz, yönettiğimiz yada çalıştığımız işletmelerin, kendi içinde sürekli değişimini teşvik etmekte ve zorunlu kılmaktadır.

İşletmelerde klasik iş yapış alışkanlıklarının yerini modern işletme metotlarına bırakması günümüz işletmeciliğinde göz ardı edilemez bir gerçektir. 

Değişen dinamikler içinde rekabetin ve iş yapış alışkanlıklarının hızlı değişmesi sahip olduğumuz işletmelerin kar edebilme yeteneklerini daraltmaya başlamış olması nedeniyle “kar artışını nasıl sağlayabiliriz?” sorusuna cevap bulabilmek için yaratıcı olmak ve değişime açık olmak zorundayız.


“… piramitten birkaç yüz adım uzakta eğildim ve bir avuç kum aldım, sonra, biraz ileride onu sessizce dökülmeye bıraktım.
Fısıltıyla dedim; Sahra’yı değiştiriyorum.”
                                                                      J.L.Borges

26 Mayıs 2012 Cumartesi

AİLE ŞİRKETLERİNDE STRATEJİ NE KADAR ÖNEMLİDİR?


Bülent Orta
Türev Danışmanlık Grup Başkanı
Stratejik Yapılandırma Danışmanı

İzmir, Şubat 2010

Günümüz koşullarında bir işletmeyi yönetmek çok zordur. Hele ki bir üst düzey yönetici olarak bu sorumluluğu üstlenmek ve başarılı olacağım diye yola çıkmak daha da zordur. Dünyadaki belli başlı yönetim uzmanlarının, akademisyenlerin, teorisyenlerin ve pratisyenlerin tümünün üzerinde birleştikleri bir konu var ki o da, stratejinin, stratejik düşünme ve stratejik yönetimin önümüzdeki dönemde, işletmeler açısından daha da fazla önem arz edeceğidir. Peki, strateji nedir ve neden bu kadar önemlidir?

Değişen dünya dinamiklerinde yapılması gereken, stratejik düşünebilmeyi her işletmenin birincil öncelikli konular arasında görmesi, işletme dâhilinde buna paralel yeni konumlandırmalar oluşturması, geleceğe güvenle ve rakiplerinden daha önce ulaşabilmesi için benimsedikleri yönetim tarzlarını yeniden yapılandırmaları gerekmektedir. Bu değişim sürecini sağlıklı bir biçimde geçiren ve elde ettikleri değişimi sürekli kılan işletmeler, geleceğin lider işletmeleri arasında yerini alacak; bu süreci iyi yönetememiş ve/veya bu süreçten bilinçli olarak uzak durmuş işletmeler ise maalesef yok olup gideceklerdir.

Bilindiği üzere ülkemizde ve dünyada kurulu şirketlerin çok büyük bir kısma aile şirketi özelliği taşımaktadır. Bu oran ülkemizde % 95 iken, İsviçre’de % 85, ABD’de % 90, İtalya’da % 95’dir. Rakamlardan da anlaşılacağı gibi ülke ekonomileri aile şirketi özelliği taşıyan şirketler üzerinde tesis edilmiştir. Bu durum aile şirketi özelliği taşıyan ülkemiz şirketlerinin, yönetimsel olarak daha verimli yönetilmesi ihtiyacını bir kez daha gözler önüne koymaktadır. Aile şirketlerinin günümüz ekonomik koşullarında mevcudiyetlerini devam ettirebilmeleri, gelecek kuşaklara sağlıklı devir edilebilmeleri için mutlak surette geleneksel yönetim modellerinden kurtularak, modern işletme yöntemleri ile tanışmaları gerekmektedir. Bu açıdan baktığımızda,  artık, stratejik yönetim, günümüz aile şirketlerinin gündemine girmiştir ve yönetim, belirlenen stratejiler kapsamında yapılandırılmaktadır.

Ancak, stratejik yönetim konusunda bazı kavram kargaşaları yaşanmaktadır. Konunun detayına girmeden önce, bu konuda karşılaştığım kavram kargaşasına bir açıklık getirmek isterim. Stratejik yönetim hususunda kullanılan kavramlardan

Planlama: İşletmenin amaçlarının tespiti ve bu amaçlara erişebilmek için gerekli yol ve araçların belirlenmesi” olarak tanımlanmaktadır. Dikkat edileceği gibi planlama bir “süreç”tir ve belirli evreleri vardır. Sonuçta elde edilenler ise, belirlenen amaçlar ve bu amaçlara ulaşmayı sağlayacak yollardır.

Amaçlar: belirlediğimiz ve varmak istediğimiz sonuçlar”dır. İşletmelerde faaliyetlerin başarılı bir şekilde yerine getirilmesi ile ulaşmayı arzuladığımız ve beklediğimiz bir veya birden fazla sonuçtur.

Plan: planlama süreci içinde amaçlara varmak için belirlenmiş kararlar topluluğu”dur.

Strateji de bir plandır. Çünkü stratejide esas olan, arzuladığımız ve istediğimiz sonuçlara ulaşmaktır. Strateji, rakiplerin faaliyetlerini de inceleyerek, amaçlara varmak için belirlenmiş, nihai sonuca odaklı, uzun dönemli, dinamik kararlar topluluğu olarak tanımlanabilir.

Taktikler; de stratejiler gibi, bir plandır ve kısa süreli olup, süreç içinde rekabet koşullarına göre değişen şartlara cevap vermek amacıyla geliştirilen faaliyet ve kararlardır.

Politikayı, ise istenilen amaçlara ulaşmak için belirlenen stratejilerin uygulanması aşamasında verilecek kararlara ve yapılacak faaliyetlere yol gösteren bir düşünce tarzı olarak tanımlayabiliriz.

Stratejiyi oluşturan satış, pazarlama, üretim, satın alma gibi politikalardan biri de finansman politikasıdır. Günümüz ekonomik koşullarında, şirketlerin finansal yönetim yani parayı yönetebilme kabiliyetlerinin mutlak suretle gelişmesi gerekmektedir. Kısıtlı kaynaklara sahip olan tüm işletmeler için finansal yönetim son derece önemlidir. Finansal yönetimden kasıt, sadece kaynakların yönetilmesi değil, aynı zamanda şirketin finansal verilerinin doğru şekilde analiz edilerek, yönetimsel kararların, zamanında ve doğru şekilde alınabilmesine olanak sağlayacak bir veri analizinin yapılmasıdır da. 

Finansal verilerin analizinde pek çok yöntem kullanılmakla beraber en az karmaşık olan yöntemlerden biri rasyo analizi yöntemidir. Bu yöntem, şirketin mali verilerinin analiz edilerek, çıkan sonuçların yorumlanmasıyla bu veriler ışığında şirketin, bundan sonraki dönemde nasıl yönetilmesi gerektiğini, hangi tedbirlerin, ne şekilde alınması gerektiğini; kısacası bu noktadan sonra bir yöneticinin, şirketini yönetirken hangi noktalara dikkat etmesi gerektiğini göstermektedir.

Türev Yönetim Danışmanlığı olarak, otuz çalışanı olan ve aile şirketi özelliği taşıyan bir üretim işletmesinde yaptığımız “Mevcut Durum Analizi (MDA)” çalışmasında, elde ettiğimiz veriler ile şirket sahiplerine, rekabet edebilme kabiliyetlerini geliştirmek için nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini somut olarak ifade edebildik. Ve bu çalışmadan sonra o şirket sahipleri gerekli adımları atarak, şirketlerinin finansal verilerini düzelterek karlılık oranlarını arttırdılar. Burada yapılan MDA çalışmasında, şirketin cari rasyosunun (cari rasyo: İşletmenin dönen değerlerinin kısa süreli borçlara oranlanmasıyla oluşturulan rasyodur. Bu rasyo özellikle işletmeye kısa süreli kredi verenlere, paralarını geri alma açısından bir güvenlik marjını ortaya koyar.)  1,59 olduğunu gördük. Cari rasyonun 1,59 olması şunu ifade etmektedir; bu oranın 2 olması normal kabul edilmektedir. Şirketin hesaplanan oranın 2’nin altında çıkması, şirketin dönen değerlerinin kısa vadeli borçlarının ne kadarını karşılayabildiğini ifade etmektedir. Bir başka deyişle oranın 1,59 çıkması, kısa vadeli borçlarının dönen değerlerin % 62,9’una karşılık geldiğini gösterir. Bu durum şirketin kısa vadeli borçlarını ödeyebilme kabiliyeti açısından sıkıntı yaşayabileceğini göstermektedir.  Bu veri elde edildikten sonra uygulamaya alınan kararlar neticesinde bir sonraki mali dönemde yapılan cari rasyo analizinde, bu oranın 1,82’ye çıktığı görülmüştür. Peki, bu yeni oran neyi ifade etmektedir?  Cari rasyonun 1,59’dan 1,82’ye çıkması demek, şirketin kısa vadeli borçlarının oranının dönen değerler içinde azaldığının göstergesidir. Buna göre kısa vadeli borçların oranı %62,9’dan % 54,9’a düşmüştür. Kısa vadeli borçlardaki bu düşüş, işletmede farklı finansal politikalar uygulanarak sağlanmış ve işletmenin nakit akışında kısmen bir rahatlama sağlanmıştır. Bu rahatlama da şirket sahiplerinin geleceğe olan güvenini arttırmıştır.

Yukarıdaki basit örnekte de görüldüğü gibi, şirketlerimizin finansal verilerini zamanında ve doğru bir şekilde analiz edip, gerekli önlemleri alabileceğimiz yönetimsel kararları, zamanında ve etkili bir şekilde alırsak; stratejik olarak şirketlerimizi daha doğru yönetebileceğimiz bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki şirketlerin finansal verileri sadece rakamlardan oluşmamakta, o rakamların detaylı bir şekilde analizi sonucunda yönetimsel kararlar da o verilerden çıkartılabilmektedir. Yapılması gereken, finansal verilerin ehil kişiler tarafından incelenmesine, yorumlanmasına ve yönetimsel kararlara dönüştürülmesine imkân sağlamaktır. İster küçük bir aile işletmesi, ister büyük bir işletme olsun, mutlak surette “Mevcut Durum Analizi (MDA)”ne önem vermeli ve analiz sonucunda elde edilen veriler ışığında alınması gereken önlemleri, hızlıca hayata geçirmesi gerekmektedir. Artık günümüz ekonomik koşullarında, işletmelerin sahip olduğu tüm kaynaklar çok kısıtlı; kısıtlı olduğu kadar da çok değerlidir. Bu nedenle bu koşullarda şirketlerin hayatiyetlerini devam ettirebilmeleri için geleneksel işletmecilik alışkanlıklarından hızlıca vazgeçip, modern modelleri işletmelerinde uygulamalıdırlar. Bunun için ya kendi içlerinden birilerini bu konularda yetiştirecekler ya da bizim gibi yönetim danışmanlığı şirketlerinden hizmet alarak kendilerini bu yapıya uyduracaklardır. Bu noktada göz ardı edilmemesi gereken konu, mutlak surette işletmelerin bilgiyi ehil kişilerden edinip, kendi şirketleri için hemen uygulamaya geçmeleridir.